|
||||||||
![]() |
VESAYETLER DEMOKRASİSİ | |||||||
Nizamettin Şereflier | ||||||||
nizamettinsereflier@gmail.com | ||||||||
1923’te Cumhuriyetin kabulüyle birlikte meclis kürsümüzün başına “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye yazmışsızdır ama maalesef hiçbir zaman “egemenlik kayıtsız şartsız milletin” olamamıştır. Bilindiği gibi millet direk olarak asla vekillerini seçememiştir. Parti liderlerinin tayin ettiği kişiler arasından, seçim yapmak zorunda bırakılmıştır. Yıllar itibariyle, Devletimiz “parti taassuplarından” dolayı asla gerçek anlamda çağdaş demokratik bir yapıya kavuşamamıştır. “Lider sultasının” bitmemesinden dolayı liderlerin tercihleri dışındaki kişilerin seçilmesi de mümkün olamamıştır. Güçlü demokratik bir yapının oturmamış olmasından dolayı, atanmışların yönetime müdahalesi, Demokles’in kılıcı gibi demokrasimizin üzerinde her zaman sallana gelmiştir. Her askeri darbe sonrasında demokrasimiz yerlerde sürünmüş, tekrar kendine gelebilmesi hayli zaman almıştır. Askeri vesayetten bir türlü kurtulamayan demokrasimiz, çağdaş anlamda bir demokrasi asla olamamıştır. Özellikle “askeri vesayetin” yönetim üzerindeki baskının yıllarca sürmesinden dolayı, devletimiz “polis devleti” görünümünden bir türlü “demokratik bir devlet” görünümüne geçememiştir. 2010 referandumu sonrasında anayasamız biraz daha demokratikleşmiştir. Dokunulmaz olan askerler anayasada yapılan değişiklikler sayesinde Ergenekon ve Balyoz davaları açılarak yargılanabilmiştir. Bu davalar sonucunda, ülkemizde yıllarca süren askeri vesayet ancak sonlandırılabilmiştir. Tam da vesayetleri bittirdik zannederken son günlerde yaşananlara baktığımızda, ülkemizde vesayetlerin bitmediğini görmekteyiz. Şimdi de cemaat vesayetiyle karşı karşıya kaldığımız anlaşılmaktadır. Bu yapının polisten, yargıya devletin her kademesinin içine girerek; amirden değil, abiden emir alan bir yapılanma olduğu ileri sürülmektedir. Tabii bu iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı zaman içinde görülecektir. Demokrasimiz gerçek anlamda çağdaş bir yapıya kavuşmadıkça, bu vesayetçi yapıların son bulması asla mümkün olmayacaktır. Korkarım ki, birinden kurtulduk derken birine yakalanacağız. Meydana gelen son olaylardan sonra, Ak Parti iktidarı ekonomik dengelerin bozulması pahasına, cemaat taraftarı olduğu iddia edilen ne kadar kamu görevlisi varsa hepsinin yerlerini değiştirmektedir. Hey hat! bu yapının oluşmasına sizler müsaade etmediniz mi? Yıllardır Gülen Cemaati’nin bu kadar büyüyüp gelişmesine izin verenler sizler değil misiniz ki bu kadar vaveylan kopartıyorsunuz? Devletin hiyerarşik yapısını bozacak yapıların gelişmesine müsaade eden bütün iktidarlar, özellikle de bu günkü Ak Parti iktidarı suçludur. Devlet ne asker, ne cemaat, ne de başka bir grubun vesayetiyle asla yönetilemez. Devlette hiyerarşik yapıyı bozacak tüm oluşumlar bir an önce bertaraf edilmelidir. Vesayeti ancak “demokratik, bireyi öne alan çağdaş bir anayasa” yaparak sonlandırabiliriz. Anlaşılan yamalı bohçaya dönen Anayasamızı kökten söküp atmadıkça, biz bu vesayetlerden asla kurtulamayacağız. Önümüzdeki yıllarda böyle bir anayasayı yapacak bir meclisi oluşturamazsak eğer, biz çok daha dizlerimizi döveriz. Tabii “lider sultası” bitmeden bunu nasıl halledebileceğiz bilmem ama her defasında yazdığım gibi terörün de, işsizliğin de, fakirliğin de panzehiri, devletçi olmayan, demokratik, bireyi öne alan çağdaş bir anayasadır. Kalın sağlıcakla! Nizamettin Şereflier 04.01.2013 / Aktarım anında Bu Yazı 921 kez okundu Yorumlar: Tülay Atasever 2014-01-06 teşekkür ederim |
||||||||
Etiketler: yazi |
|