|
||||||||
![]() |
BAYANLARDA SEZONUN 2. BÜYÜK SÜRPRİZİ… | |||||||
Hasan Uğur Epirden | ||||||||
epirden@hotmail.com | ||||||||
Teledünya Bayanlar Türkiye Kupası 2. etap rövanş maçında Karşıyaka, Bursa Büyükşehir Belediyespor u altın set le yenerek tur atladı ve dörtlü finale kaldı… Böylece tam kadrolu Galatasaray Daikin’i ligde 3-0 hezimete uğratan Sarıyer’den sonra sezonun 2. büyük sürprizi gerçekleştirmiş oldu… Hem de 2-0 mağlup duruma düştükten sonra bir üst ligde mücadele eden rakibine karşı arka arkaya, “altın set” dahil olmak üzere tam 4 set alarak… Karşıyaka kenar yönetimini ve sporcuları kutluyorum… Ancak, İzmir’de hoş olmayan şeylerin yaşandığını öğrendim… Üzüldüm… Şimdi gene bazı niyetleri belli fanatik maşalar çıkacak, “Hocam, orada mıydın ?... Uzaklardan ahkam kesiyorsun ?...” diyecek ?... Elimde görüntü, başhakem, gözlemci raporlarındaki bilgiler var… Yani, bu yazıyı çok üzülerek de olsam yazacak net ve doğru dokümanlara sahibm… Yeni bir uygulama başlatılmış durumda… Bunun tüm illere de yayılması uygulanması düşünülmekte… Maçın hakemleri, Emniyetten sorumlu, Güvenlik Amiri, Salon Müdürü, Federasyon Gözlemcisi, 2 takımın idarecileri maç öncesi güvenlik ve önlemleriyle ilgili bir toplantı yapıyorlar ve tutanağına imza atıyorlar… Bu maç öncesi de bu tüm rutin işlemler yapılıyor…Salonda tam 150 emniyet görevlisi bulunuyor… Maç başlar başlamaz, ilk servisle beraber sahaya tuvalet kağıdı rulosu, yazar kasa bobini atılıyor… Başhakem Civat Büyükoyacı maçı durdurup 1. ihtarı veriyor… Oyun alanı 3 dakikada temizleniyor… 2. sette 2. uyarı geliyor, ( Bu arada Karşıyaka antrenörü İsmail Yengil itirazı sonrası sarı kart görüyor…) Maçın 3. seti oynanırken tekrar sahaya atılan yabancı maddeler var ve bu kez çakmaklar da refakat (!) ediyor… Dahası, yol geçen hanı olmaması gereken Şeref Tribününde kurulmuş olan (!) 2 aykırı vatandaş küfürler yağdırıyor… Şeref Tribününden bu zatlar çıkartılırken, tribündeki sporun erdeminden, seyir ve takımlarını destekleme adabından yoksun birkaç fanatik dışarı alınıyor ve yaklaşık 36 dakikalık aradan sonra, Karşıyaka’nın tecrübeli idarecisi Güçlü Aydoğdu’dan tutanakla ortam garantisi alınıyor ve maç tekrar başlıyor… Oyundan düşen Bursalı kızlara karşın seyirci desteğini de arkalarına alıp coşan Karşıyakalı kızlar maça asılıp, zoru başararak 0-2’den maçı 3-2 kazanarak turu önce “Altın set”e taşıyorlar sonrası da o seti de 15-11 alarak Teledünya Bayanlar Türkiye Kupası’nda yarı finale yükselme başarısını gösteriyorlar… Tüm bu bilgiler hakem/gözlemci raporlarınsa küfürlerin açık şekli dahil mevcuttur… Şimdi İzmir’imizin köklü kulübüne para cezası gelecek… Kendini bilmezler yüzünden ama öyle, ama şöyle bir mağduriyet yaşanacak… Yazık değil mi ?... Eminim o yontulmamışlar siz bu satırları okurken, kendi çevrelerinde ballandıra ballandıra yedikleri haltları anlatıp, ne kadar önemli adamlar (!) olduklarını göstermektedirler ?... YELİZ BAŞA’RISI…Yeliz Başa ve bu yıl Türkiye de oynayan tek Japon Saori Kimura ile… Onunla ilgili çok eleştiri ve yorum yapıldı… SEN NEYMİŞSİN BE ANNA ABLA ?...Yeşilyurt Spor Kulübü’nde lisanslı olan Anna Sargsian’ın mükerrer lisansla Eczacıbaşı spor Kulübü’nde yıldız kızlar kategorisinde kendilerine karşı oynatılmasına Yeşilyurt Spor Kulübü’nün yapmış olduğu itirazın haklı bulunması dolayısıyla Eczacıbaşı Yıldız Kız Takımının “Hükmen” yenik sayılmasının ardından, tek sorumlu (!) olarak görülen Anna Sargsian’a 3 ay ceza verilmesi, herkesin olduğu gibi benim de içimi acıttı… Bu mantıksızlığın ve kesilen hesabın ardından konuyu bir de hukuki açıdan değerlendirmeyi siz saygıdeğer okuyucularımla birlikte değerlendirerek yapmayı uygun gördüm… 36. MADDE RESMEN ÇİĞNENMİŞTR… Sicil Lisans Yönetmeliğinin 36. Maddesi / “Gerçek Dışı Belge ve Beyanda Bulunanlar” der ki, “Doldurulacak tescil fişlerinin ve lisansların gerçeğe uygun olmaması, Türk vatandaşı olanların, nüfus cüzdanı bilgileri, yabancı uyrukluların ise pasaport bilgileriyle oturma izinlerinin doğru olmaması halinde, buna sebep olan, sporcu, veli, kulüp idarecisi ve görevlileri hakkında cezai işlem yapılır ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur. Lisanslı oldukları halde, bu durumunu gizleyerek yeni lisans alan ve mükerrer tescile neden olan sporcuların ilk tarihi taşıyan lisansları geçerli sayılır, bu gibi sporcular ceza kuruluna sevk edilir.” Açık seçik yazılmış… Ama İl Tertip Kurulu ile İl Ceza Kurulu paslaşmasında “…veli, kulüp idarecisi ve görevlileri hakkında cezai işlem yapılır ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur…” şıkkı nedense görmezden gelinmiş, 15 yaşında, bu konuda en ufak bir bilgisi olmayan günahsız, saf bir sporcuya 3 aylık ceza verilmiş durumda… Adalet, mantık, vicdan resmen yerlerde sürünüyor… Çok üzücü ve düşündürücü… İl Ceza Kurulu Başkanı Av. Kemal Gökçay ile bizzat görüştüm… Kendisini 40 yıldır tanırım… Aydın Yolaç, 30 yıl önce İstanbul Voleybol İl Temsilciliği görevini ondan devralmıştı… Gökçay, önemli hukuk müşavirlerimizden, aynı zamanda TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Hukuk Kurulu üyesi… Tam bir spor hukukçusu… Bana kendilerine İl Tertip Komitesi tarafından adı geçen sporcu ve 2 antrenörün sevk edildiğini, bu konuda antrenörlerin konuyla ilgilerinin bulunmadığına kanaat getirdiklerini, 16. Madde gereği sadece sporcunun cezalandırılması hususu kaldığını, bu yüzden üzülerek cezayı sadece ona kesmek zorunda kaldıklarını, heyetlerine sevk edilmeyen kişiler için ceza verme yetkilerinin bulunmadığını vurguladı… Bunun üzerine Voleybol İl Temsilcisi Çetin Acar’ı aradım… Yeşilyurt Spor Kulübü tarafından yapılan itiraz üzerine Sicil Lisans Servisi’ne baş vurduklarını, eski lisansın varlığı bilinerek, soyadında oynama yapılarak aynı sporcuya 2. kez, sanki başka birisiymiş gibi lisans çıkarıldığının anlaşılması, bunun aldatmaya yönelik olduğuna kanaat getirilmesi üzerine sporcunun ve 2 antrenörün Ceza Heyeti’ne sevk edilmesine karar verildiğini ifade etti… Şimdi gelin burada duralım, filmi geri sararak tekrar oynatalım… Eczacıbaşı Spor Kulübü ile Yeşilyurt Spor Kulübü arasında 4 Kasım pazar günü akşamı, Bahçelievler Spor Salonun da oynanan maçta Yeşilyurt Spor Kulübü lisansı kendisinde bulunan bir Anna Sargsian isimli voleybolcunun mükerrer lisansla Eczacıbaşı Takımı’nda oynamasına itiraz etti… İşin en düşündürücü yanı, 16. maddedeki “…veli, kulüp idarecisi ve görevlileri hakkında cezai işlem yapılır ve Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulur…” şıkkına uyulmamış olunmasıdır… Geçen haftaki yazım üzerine, İl Tertip Komitesi söz konusu cezanın, Ceza Kurulu tarafından 36. maddeye değil, 35. maddeye göre verdiğini açıkladı… Gelin şu 2 maddeye tekrar birlikte göz atalım ?... Madde 35 Kullanmaya hakkı olmadığı lisansı ve sair belgeleri kullanarak yarışmaya katılan sporcular, üç aydan üç yıla kadar yarışmalardan men, katılmayı temin edenler ise bir yıldan üç yıla kadar hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılırlar. Madde 36 Sahtecilik ve Teşkilat Kandırma Suçu Lisans veya herhangi bir belge üzerinde değişiklik veya sahtecilik yapan veya Teşkilatı kandıran veya gerçek olmayan evrak düzenleyen ve bunlar bilerek kullanan veya kullandıranlar bir yıldan üç yıla kadar yarışmalardan men ve o kadar süre ile hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılırlar. Genel Müdürlük Ceza Kurulu ilgili teşekkülü iki aya kadar yarışmalardan men cezası ile cezalandırır. İlgililer mahalli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur.. Yani Ceza Kuruluna göre “Sahtecilik ve Teşkilat Kandırma Suçu” işlenmemiştir ?... Yani, Lisans veya herhangi bir belge üzerinde değişiklik veya sahtecilik yapan veya Teşkilatı kandıran veya gerçek olmayan evrak düzenleyen ve bunlar bilerek kullanan veya kullandıranlar yoktur, tüm bunları 15 yaşındaki Anna gerçekleştirmiştir ?... Valla bravo… Bu tarihi yanlışlık bence büyük hukuk skandalı ve hak gaspıdır !... Aksini savunmak, hukuksuzluktur, arsızlıktır, pişkinliktir ?... HAYVAN DÜŞMANLIĞI BİR KARAKTER BOZUKLUĞUDURKimsesiz, masum kedi ve köpekleri zehirleyerek telef edip, bulundukları sevgi ortamından alıp, dağlara, ormanlara, ıssızlığa mahkum eden, sözde temizlik yapıp, insanoğlunu bu vahşi ve zararlı yaratıklardan (!) kurtardığını sanan zalim ve psikopat belediye başkanlarını, kedileri, köpekleri çuvallara doldurup duvarlara vurarak veya ölüme terk ederek katliam yapan, av tüfeğiyle vurma keyfini yaşayan (!) ve bağışlatan (!), onları tekmeleyen, acı çektiren, bir dilim ekmeği çok gören sapık ve katil insan müsveddelerini, kedileri, köpekleri, kuşları sapanla taşlayarak gizli kalmış sadist zevklerini tatmin etmeye çalışan ailesinde sevgi, şevkat ve ilgi görmeyen zavallı küçükleri, onların gençleşmiş uzantılarını, bir geçici heves ve özentilik hastalığıyla evine konuk ettiği kedi, köpekleri, bıkıp, zalimce sokağa atanları, kuşları tanımadıkları doğaya ve onun sert koşullarına salanları, sözde veteriner hekim diplomalı, para ve menfaat tuzakçılarını, çevremizde daha sık görüyor, tanıyor, gazete sütunlarından, televizyon ekranlarından sıkça takip ediyor, hatta bu vahim olaylara bire bir bile şahit olabiliyoruz... Dün kızım Pamuk’a yapılan zehirleme gibi… Hayvan düşmanlığını her zaman bir karakter bozukluğu, insani vasıf eksikliği olarak görüyorum !... Bu kişileri birer yaratık olarak görüyorum… 01.01.2013 / Aktarım anında Bu Yazı 1072 kez okundu |
||||||||
Etiketler: yazi |
|