|
||||||||
![]() |
GÜLDEXWİN ANA | |||||||
MUSTAFA DİYAR DEMİRSOY | ||||||||
mustafadiyardemirsoy@hotmail.com | ||||||||
Güneş dövmeli alnı çatılmış, gözünden akan yaşlarla ıslanan derin yara izi taşıyan yanakları çökmüş yüzünde acıyla etrafına bakındı iyice başka parça kaldı mı diye... Az ilerde kana bulanmış biraz saçlı deri gördü onu da aldı elindeki torbaya koydu. iki parça daha gördü onları da aldı bunlardan biri üst dudağın bir kısmıydı bıyığı da henüz inceden inceydi. Kopmuş dudakta, o güzelim bir halde üflediğinde yükselen ezgiye bütün canlıların toplanıp yaşamın sesine kulak kesilip selama durduğu kavalın izi vardı... Kendi etrafında dört döndü baktı karla kaplı bembeyaz yükselen dağlara... Elindeki torbanın ağzını büzerek ipi dolayarak bağlayıp yavaşça yere koydu... Başka bir torba daha çıkardı siyah fistanının üstüne giydiği siyah kumaştan kaftanın iç cebinden. Yere çömelerek dermansız kalan dizlerinin ağrısına aldırmadan. Geniş bir alanda kana bulanan karı usulca üstten alarak torbaya koydu... Azadını doğurduğu an geldi aklına bir el kadarken kesilen göbek bağının kanlı hali gözlerinde canlandı... Sonra gözünün nuru Azad ın teke tek olmayan bir çocukluk kavgasında yarılan alnından kanı görünce köyün en belalı ailesinin üstüne nasıl yürüdüğünü anımsadı. İçi öfkeyle doldu, etrafına bakındı saldıracak kimse bulamadı bu sefer, sadece dağları yırtan savaş uçaklarının o kahredici, kulakları sağır eden sesi vardı... Sese sesle karşılık vererek hawar hawar diye bağırdı, dağlara çarpıp kendine geri dönen feryadında, acı yansımasının hüznü ve çaresizliğini hissetti, gelen sese lanet okudu... Allaha yakarmak istedi gökyüzüne baktı sonra vazgeçti, buna kendisi de şaştı. Ona kırılabileceğini daha önce hiç düşünememişti. Madem Allahsın adaletin nerede dedi... Torbasının birini sırtına aldı, kanlı karla dolu olanı da eline aldı boynu bükük bir halde yürürken ayağı karın içinde bir şeye değince, eğilip bakıp eline aldı baktı Azad ın kendisi gibi kaçakçı olan babasından kalma erik ağacından yapılma kavalıydı... Kocasını düşündü, uzun ince parmaklarıyla kaçak tütün sarmasını, kavalı çalarken iyi tutmasını ,bir de onlarla saçlarını çok güzel örmesini anımsadı... İçinden ölümün sesini mırıldanarak yürüdü gitti yüksek dağın yamacından... Epey ilerledikten sonra ince kan izi onu bir karartıya doğru götürdü yaklaştı yerde yatan ceylan yavrusunu gördü... Yanına çömeldi ölüsüne dokunmak istedi... Şaşırdı yavru ölmemiş, şarapnellerin açtığı yarasının olduğunu fark etti. Ancak donmaktan kas katı kesilmişti nerdeyse, yaşadığının tek belirtisi beli belirsiz aldığı nefesin, burun delikleri üstündeki kar tanelerinin eritmiş olduğuydu. Tüylerinin üstündeki karı avuç kenarıyla sildikten sonra incitmeden kucağına alarak sıcak nefesiyle yavru ceylanın yüzüne ve burnuna üfledi... Sonra başındaki beyaz tülbentti yere serip ceylanı üstüne koyup güzelce sarmaladı ve kendi sırtına bağlayıp ayağa kalktı. Başını kaldırdı soluklandı ve yine yürüdü rüzgarın savurmasıyla saçlarının siyahı ve akı, karın beyazına bulandı, gök yüzünde karlı havada acı acı şakıyarak dairler çizip uçan şahine baktı ürpererek... Yoluna devam ederken ilkin kendisi gözden kayboldu, sonra ayak izleri silindi Güldexwin Ananın. Oyuncu / Yönetmen; Mustafa Diyar Demirsoy |
||||||||
Etiketler: yazi |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.